Cumartesi, Kasım 17

Uzak bir diyarda
Tuzak bir duyguya
Bakışınla yaktığın
her bir uzuvuma
Acımadın mı hiç?

Sen bir ateş olmalısın
Ben de bir köpek
Senin dizlerine
Yatmak isteğime
Başka ne olabilir ki
Sebep?

Salı, Mart 6

Sessizce nefes almadan ilerlemeliyiz...

Uzun zamana yaydım belki suskunluğumu...Hayat anlamsız bir labirentten ibaretti belki...Sonra bir uğurböceği kondu elime.Dedi ki:'Yaşamak istediğin sürece varsın'.Ben uzakları istemiştim en çok uzaklara ulaştığımda kendimi de uzaklara getirdiğimi farkettim sonra..Susmayı öğretti zaman, kırgınlıkları biriktirdi belki...şanslıydım dedim bazen çoğu zaman şansız...Farkettim ki 'kimin umrunda?' Yalnızdım aslında içimde dinmek bilmeyen yalnızlık hissi en uzağa gelsem de kaybolmadı.5+2/1+8/3+8 sonuç her neyse hayat dört işlemden ibaret olmak durumundamıydı?Bu denklemi çözen kazanacakmıydı belki de kazanırdı kazandığının önemi olsaydı!

Salı, Haziran 14

DOKUZ KAT AYRILIK




Birinci kat telefonları ertelemek
İkinci kat kaçak yaşamak
Üçüncü kat bakışlarını kaçırmak
Dördüncü kat saklı yaşamak
Beşinci kat anı biriktirmekten vazgeçmek
Altıncı kat suçlu ararken aynaları kırmak
Yedinci kat özür dilemeyi unutmak
Sekizinci kat ihmal etmeyi alışkanlık haline getirmek
Dokuzuncu kat paspasın altında sevgi bırakılmayacağını bilmemek
Onuncu kat Yalnızlık

Pazartesi, Haziran 6

UYKU MOLASI

Kafiye,ölçü,vezin mezin yok,
Zaten bunlarla uğraşacak gücüm de yok,
O sinirle ahenkli bağlaçları da kaldırmışım yeni farkettim.
Odamı temizledim,o yarısını okuduğum kitabı da yanıma aldım,
Diş fırçam,şampuanım,çocukluğum,arkadaşlarımın hatıraları ve sevgilimin kokusu,
Evet sanırım bir eksik yok..
Sırtımda bir çanta aynanın karşısında kendime bakıyorum.
Artık saklambaaç yok,şimdi gitme zamanı.
Güle güle aradaşlarım,
Güle güle en masum halim,
Prova bitti,
Yaşamaya gidiyorum.

Salı, Ocak 18

ONSEKİZİNCİ BÖLÜM

Sabah işe giderken en nefret ettiği şey tadıdık birisine rastlamaktı.Mutlaka işe geç kalmak üzere olur ve o telaş içinde neşeli ve çok konuşmak için çırpınan bir arkadaşına rastlardı.Yani şu an olduğu gibi;

-Canım nasılsın.Mayalı çöreğim benim.Nerelerdesin kız.
-Şey buralardayım.Sen nasılsın?
-Var ya ,yemin ederim dün gece seni rüyamda gördüm.Böle boynuna bir yılan dolanmış sende..-Pardon sakın yanlış anlama otobüsüm gelmek üzere..
-Yok yok ne yanlış anlayacağım..sonra sen yılanı boynundan tutuyorsun..aa nereye koşuyorsun ?
Hiç üşenmeden yılanın ne yaptığını sonuna kadar anlatacak.Ben iş yerindeki patron denilen yılandan kurtulmaya çalışıyorum o bana başka yılanları anlatmaya çalışıyor.
Otobüs gelmişti önündeki insanların yüzlerinde bezgin bir ifadeyle otobüse binmelerini izlerken gözü elektrik direğine ilişti.Sonra bulunduğu noktanın gece rüyasında gördüğü yer olduğunu hatırladı.Gerçek gibiydi hele o elinde kırmızı kalem olan adam...birden donakalmıştı direğin üzerinde kırmızı renkte PİLAS yazıyordu.Zaman durmuştu sanki.Ne hissetmesi gerektiğini bilemiyordu.
-Bayan binmeyecek misiniz?
Otobüs şöförü sesindeki ifadeyi iyice sertleştirmişti ama Maya'nın umrunda değildi.Sonunda otobüsün kapıları kapandı.Uzaklaşan otobüste meraklı yolcuların bakışları son koltuğa kadar devam etti.

ONYEDİNCİ BÖLÜM

Ne işim var benim burada?

Maya ,gece lambasının altında elinde eski bir not kendisine bu soruyu soruyordu.Bu gece bir şeyler olacaktı biliyordu.Hiç düşünmeden sokağa çıkmıştı.Saat gecenin üçüydü . Aklına Fikret Kızılok’un şarkısı geliyordu sürekli.
-Gecenin ta üçünde..
Hiçbir şey düşünmüyordu.Gecenin ışığına yönel yazıyordu kağıtta.Ne demek şimdi bu.Gecenin ışığı?
Bu gece ay da yoktu.Deli gibi uykum var ama meraktan da duramıyorum.Eğer şimdi uyursam sabaha kadar deliksiz bir uyku çekerim.Benim istediğim bu değil.Hatırlamak istiyorum bir şeyleri.Ama neyi hatırlamak?Uzaktan bir arabanın yaklaştığını hissetti.Farları şimdiden gözlerini almaya başlamıştı.Araba yaklaştı ve tam Maya’nın önünde durdu.Motoru hala çalışıyordu.Farların ışığından çok rahatsız olmuştu.Otomobilin kapısı açıldığında hiçbir şey görmüyordu ama yine de dışarıya çıkanın bir erkek olduğunu fark etmekte gecikmedi.
-Bana zarar verme.
Oysa adam yerinden bile kıpırdamıyordu.Elinde sivri uçlu bir şey vardı adamın.Biraz daha yaklaşınca bunun kırmızı renkli bir kalem olduğunu gördü.Adam kalemi uzattığında ürkerek geriye bir adım attı.İyice korkmuştu.Birden arkasını dönerek koşmaya başladı.Deli gibi koşuyordu.Arkasına dönüp bakmaktan bile korkuyordu…Aniden telefonu çaldı Mayanın.
Gözlerini açtığında elbiseleri üzerinde içinin geçtiğini anladı.Ne garip bir rüyaydı.Saate baktı.Sadece beş dakika geçmişti.Cevapsız aramalarda Ayten’in numarasını gördü.Yarın ararım diye içinden geçirdi.

ONALTINCI BÖLÜM

Önce gözlerini kapat…Evet burası klasik .Zaten açık tut deseydi şaşardım.Başka ne yazıyor bakalım? Mmm ..zihnini boşalt.Oldu canım.Hemen boşaltayım zihnimi.Bin tane şey var kafamda nasıl boşalacak mış zihin? O da olmaz.Maya elindeki buruşuk kağıdı masanın üzerine bırakarak pencereye doğru yürüdü.Biraz başı dönmüştü.Pencereyi açtı ve soğuk havayı içine çekti.Ne salak kızdı bu Ayten.Üstüne vazife olmayan ne varsa yapmadan duramazdı.Hemen görmüştü kitabın arasındaki eski notu.Keşke kitabı yanımda götürmeseydim.Neden bilmiyor gibi davrandım ki.Belki de bu oyunun bozulmasını istemedim.Daha kitabı kütüphaneden aldığı gün fark etmişti arasındaki kağıdı.Sanki büyülü bir kağıt bulmuş gibi heyecanlanmıştı.Bu oyun ,bu heyecan bozulsun istemiyordu.Yaşadığı dünya da her şey o kadar gerçek ve lezzetsizdi ki değişik bir şeyler olsun istiyordu hayatında.Belki de başka bir okuyucu şaka olsun diye bu kağıdı kitabın arasına koymuştu.Başka ne olabilirdi ki,bir kere farklı bir kağıdın üzerine yazılmıştı.Kötü bir el yazısıydı bu.Silikti ve bazı kelimeler zor okunuyordu.Kitabı her gün düzenli olarak okuyordu ama o notta yazan şeyleri bir türlü cesaret edip okuyamamıştı.Bir talimatlar listesi olduğunu anlamıştı bu kesindi.Kütüphane memurundan Astral Seyahat ile ilgili kitapları istediğinde bu kitabın yanlışlıkla araya karıştığını düşünmüştü.Kitabın kahramanının isminin Maya olduğunu okuduğunda ise küçük bir şok yaşamıştı.Hele arasından çıkan “Astral Seyahat İçin Yapılması Gerekenler” notu kitabın arasından düştüğünde bunu kütüphane memurunun bir şakası diye düşünmüştü.Ama şimdi kitabı okudukça heyecanı artıyor ve bu zihin boşaltma işini bu gece başaracağım diye düşünüyordu.Bu gece yapacaklarını düşündükçe keyiflenmiş ve şarabın dozunu kaçırmıştı.Aç karnına kokteyle gitmek oldukça kötü bir fikirmiş.Pencereyi örttü ve kendisini sırt üstü yatağa bıraktı.Yüzünde aptalca bir gülüş vardı ve yok edemiyordu.Kendimi çok mutlu hissediyorum dediğinde kahkahalarla gülmeye başladı.Dilinin dolaştığını yeni fark etmişti.Gözlerini kapattı ve bu gece güzel olacak diye düşündü.Yine heyecanlanmıştı.